Mars- Satürn Bir Arada/Türkiye İçin Etkileri

Türkiye açısından Mars Satürn kavuşumunun etkileri…

24 Ağustos 2016 tarihinde kesinleşecek olan bu transit, Türkiye haritasının 6. Evinde oluyor.  Bir süredir zaten aşina olduğumuz 6. Ev konularını bir kez daha tetikliyor diyebiliriz. Daha Satürn Yay burcuna ilk geçtiği zamanlarda Eylül 2015 de bu dönemin etkilerini sizlerle paylaşmıştım. 

“”“Potaya girmiş olan konular, DİN, İNANÇ, EĞİTİM, YARGI, HUKUK, BİLGİ, FELSEFİ BAKIŞ AÇISI, ULUSLARARASI DENGELER, SINIRLAR, SINIRLARIMIZ VE GERÇEKLERİMİZ çerçevesinde yer alıyor.
Bu dönem inancın yozlaşmış olanı gözler önüne serilecek. Sap ile saman birbirinden ayrılabilir hale gelecek. Gerçekten saf biçimde ortaya konulan değerler, din ve inanç konulu şeyler ve buna niyet etmiş kişiler diğerlerinden bir adım öne çıkacak ki diğerlerine de örnek olsun. Asıl olanın ne olduğu anlaşılsın. Geride kalanlar da ya gerçeğine ulaşsın ya da yok olup gitsin. “””

“””Ülkemiz açısından yolunda gitmeyen aksayan şeyler varsa sorun yaşayacak ve düzenlenme ihtiyacı artacak olan konular; asker, polis, üniformalı kişiler, hizmet ve emekçi sınıfını ilgilendiren konular, işçi sendikaları, milli savunma konuları ve halk sağlığını ilgilendiren konular çerçevesinde olacak.
Yozlaşmış, dejenere olmuş, düzeni bozulmuş, hizası şaşmış, amacı sapmış olan noktalar ya bilinçli olarak ya da mecburen, “disipline olmak zorunda” kalacak. Yeni kurallar, sorumluluklar ve düzgün bir işleyiş mecburiyeti gündeme gelecek. Bu kurumlar özünü ve ana var oluş nedenlerini hatırlayacak. Hatırlamak zorunda kalacak. Aksi takdirde zarar görme eğilimi giderek artacak. Eninde sonunda sağlam ve güvenilir bir yapıya sahip olan kurumsal birimler inşa edilecek.”””
http://www.astrokarmik.com/yazilar-makaleler/karmanin-efendisi-saturn-yay-burcunda

Demiştim. Ve geldiğimiz noktada tam da bu durumun gerçekleşmesini hep birlikte seyrediyoruz. 

Ve bu transit  öyle ya da böyle yine benzeri olaylara, güvenliğimizi ve güvenlik güçlerini ilgilendiren sıkıntı verici durumlara, bir takım düzen değişikliklerine, yeni gözaltı ve hapis durumlarına, şiddet içerikli olaylara zemin hazırlayabilir. 

18 Ağustos Ay tutulmasının olası can sıkıcı etkilerinin Malatya ve Elazığ odaklı olabileceğine dair öngörülerim olmuştu. Ki Elazığ bu açıdan bir saldırı olayına hedef oldu ne yazık18 Ağustos Ay tutulmasının olası can sıkıcı etkilerinin Malatya ve Elazığ odaklı olabileceğine dair öngörülerim olmuştu. Ki Elazığ bu açıdan bir saldırı olayına hedef oldu ne yazık ki.  
24 Ağustos Mars, Satürn ve Antares kavuşumu ile alakalı olarak da Gaziantep ile Trabzon hattını içine alan tüm iller ile Kars Urfa hattı arasında kalan tüm iller, (Malatya,  Adıyaman, Elazığ, Tunceli, Erzincan, Mardin, Batman, Bitlis, Kars başta olmak üzere) Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinin neredeyse tamamı  ve Trabzon ve Samsun, olası şiddet ve terör veya doğa olayları açısından riskli görünüyor.

(Mars Satürn kare açısının yoğun etkileri ülkemiz açısından Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri ancak özellikle de Ay’ın bu kavuşumu tetikleyeceği ve ülkemiz 12. evinden seyredeceği Perşembe günü riskli olarak hissedilecek.)

Ne diyelim bu aşamada bireysel olarak tedbirli ve de bilinçli olmanın ötesinde yapılabilecek çok fazla bir şey de gelmiyor böyle bir durumlarda. Umarım bu şekilde üzüntü verebilecek, yüreklerimize ateş düşürecek olaylar hiç yaşanmasın. Hem ülkemiz hem de tüm dünyada acı ve şiddetin yerini bambaşka güzellikler doldursun.

Ancak ben şu aşamada bambaşka bir şeyden şu anki gökyüzü etkileri ile ülkemiz haritası üzerinde oluşacak bir açı kalıbından bahsedeceğim.

3 ve 9. Evlerde yer alan Ay düğümlerine 6.evde transit eden Satürn zaten bir süredir kare açı yapıyor. Bu kavuşumun etkileri adına tetikçilik yapacak Mars da bu kez aynı dereceden kare açının etkilerini kuvvetlendirecek. Ve tabi ki bir takım önemli kadersel yön değişiklikleri ve gelişmelere, ülke olarak harekete geçelim ve kurban olma halinden çıkalım diye yaşanabilecek olaylara, disipline olmamıza ve bir kurtarıcı beklemek yerine Atamızın bize öğrettiklerini hatırlamamıza vesile olacak olaylara, uykulardan uyanmamıza, aklımızı kullanmamamıza, disipline ve organize olmamıza, üretmek ve mantıklı olanın peşinden gitmek adına farkındalık kazanmamıza, her şeyi kadere bırakmadan önce elimizden geleni yapmamız gerektiğini anlamamıza, şikayet edip durmak yerine yolunda gitmeyeni düzeltmek adına çalışmaya başlamamıza hizmet edecek durumlar yani tetikleyici ve belki de zorlayıcı şeyler gündeme gelebilir. 

Kaderselliği ve karmayı ve bir kişinin, coğrafyanın, ülkenin varoluş amacını ve yürümesi gereken yolu işaret eden Ay düğümleri ülkemiz haritasında 9 derece Başak Balık aksında yer alıyor ve transit Satürn yani karmanın efendisi bunlara kare açı yapıyor bu süreçte. 
İşte kadersel bir dönem yaşanacaksa eğer, herhalde böyle bir zamanda yaşanmayacaksa ne zaman yaşanacak diye soruyor insan kendi kendine. 

Ancak bu tip dönemler, yani Ay düğümlerini içine alan bir T kare açı kalıbı etkisinde yaşanan dönemler, alınması gereken ana mesajı kaçırmaya ve asıl çözümlenmesi gereken ana temayı görmeyecek biçimde çakma ya da uzantı niteliğinde  bir sorunla uğraşma riski verebiliyor.

Düzen ve düzensizlik, sorumluluk bilinci ve boş vermişlik, duygusal hassasiyetler ve mantıksal yaklaşımlar, körlemesine inançlar ve gerçek bilgi ve deneyimler, realiteler arasındaki kurulamamış dengenin bu günlerde yaşanan sorunların ana kaynağı olacağını görmekte zorlanacağız ne yazık ki. 

Bu asıl kaynağı gören daha doğrusu eğer yaşanan bir sıkıntı mevcutsa manaya ve derinlemesine nedenlere bakanlar, sorgulayanlar, duyduğuna inanmakla kalmayıp kendi değerlerini oluşturanlar, inanca bilgiyi katanlar, pratik uygulamayı ekleyenler, üretmek ve verim almak inancında olanlar, çalışmaktan yılmayanlar, somut sonuçlara ve bu sonuçlar olsun diye gösterilecek çabaya niyet edenler ne kadar çok olursa, ülkemiz açısından asıl problemin kaynağına inme ve kalıcı çözümler eşliğinde ilerleme şansı da o kadar çok olacak millet olarak.  

Ülkemiz açısından durum aynen böyle. 
En büyük sorunumuz güvenlik sorunu, askerin, polisin ve bilumum teşkilatların, hizmet sektöründe olanların, eğitim ve öğretim alanında faaliyet gösteren kurum ve öğretmenlerin bir ideolojilerinin olması ve bunlara bağlı yaşanan darbe girişimleri, can kaybına neden olan her türlü terör olayı görünürde gerçekten de hepimizin kafasını kurcalayan, yüreğini sıkan en büyük sorunumuz olarak dikkat çekiyor.
Halbuki bu durum bizim coğrafya olarak, milletçe yürümemiz gereken yolun ihmal edilmesine ve buna bağlı aksaklıkların ikinci plana atılmasına sebep olabiliyor.   

Bilginin ve mantığın ön plana çıktığı, eğitim ve öğretim temasının önemsendiği bir bakış açısına geçiş yapılmadığı, dini bilginin ve inanışların diğer tüm değerleri görmezden gelecek şekilde her şeyin üzerinde tutulduğu, inanç ile ahlaki ve etik olanın bir araya getirilemediği bu açıdan her şeyin geriye sardığı, eğitim ve öğretim alanının her geçen gün biraz daha sarpa sardığı ve içler acısı bir noktaya vardığı bir dönemin içindeyiz. 

Bu olanların sonucu ve veya yansıması olacak şekilde, nasıl bu derecede bir cehalet olabilmiş diye bakıyoruz ülkenin her bir kademesinden insanlara. “Kandırıldık” hikayelerinin ardında bile aslında Türkiye’nin Ay düğümleri ile alakalı mesele yer alıyor. 

Aklını kullanmazsan,  “alnı secdeye değen ve elini göğe açmış kişiden zarar gelmez” diyen kör cahil bir inanca sahipsen, çalmanın sözde !!! Allah yolunda yapılması halinde mübah olduğuna inanan bir riyakarlığın pençesine düşersen işte bu aşamada aslında kandırılmış değil, Allah’ın sana verdiği aklı mantığı kullanmamış oluyorsun.

İşte ülkemiz haritasındaki Ay düğümleri de aslında tam bunları işaret ediyor. “Nasıl olmuş da kandırılmış” diye ağzımız açık ve belki de yargıyla veya belki de “oh olsun” diye bakılan kesim, ülkenin güvenliğinden mesul olan ve esasen kesinlikle din ve inançla bilgisini ve varlığının ana amacını birbirine karıştırmaması gereken kişilerden oluşuyor.

Şimdi bu görünen asker, polis ve bilumum devlet içine sızmış !!! gibi görünen cemaat mensupları olayı, astrolojik değerlendirme aşamasında birkaç paragraf önce bahsettiğim “çakma” sorun kısmı. Bir önceki paragrafta bahsettiğim eğitimin ve bilginin, aklın ve mantığın devre dışı kalması kısmı, Türk insanın eğitim hakkının tamamen elinden alınması, her zaman için bilginin ikinci plana atılması, düşünen ve kendine ait bilgisi ve görüşü olan değil de hiçbir yorum yapmadan her duyduğuna öylece inanıveren, fikri olan değil de güdülmeye müsait bireyler haline gelmesi kısmı ise ASIL PROBLEM. Çakma derken kastettiğim, cemaat sorunu ya da terör olayı, PKK ya da İŞİD ile alakalı kriz durumları yok demek değil. Bu sorunlar baki. Ancak ülke olarak asıl problemimizin bu olmadığını söylüyorum. Eğer biz asıl sorunumuz olan eğitim temelli sorunu görmezden gelirsek bu duruma kalıcı çözümler üretme şansını hepten kaçıracağız.

Bu konuda şu an için hemen ve hızlıca bir çözüm üretmesek bile, içimize bakmamız, gizli kapaklı olanın üzerine gitmemiz, gösterilmeyeni görmeye ve anlamaya çalışmamız, ülke olarak en akıllısından en aklını kullanmadan yaşamayı tercih edenine kadar bir daha “vay be biz tamamen kandırılmışız” dememek adına soru sormamız, cevaplar aramamız, bağlantıları kurmaya çalışmamız, örgütlenmenin yapılabileceği hangi alan varsa, o alanda olanları gözler önüne serecek şekilde gerçeğin peşinden gitmemiz, söylenenle gizlenen, görünen ile kapalı kapılar arkasında olanın arasında fark olacağını idrak edebilmemiz önemli.

En önemlisi bu ülke halkının, bilgi alma ve eğitim hakkının peşinden gitmesi, evlatlarımızın hem inançlı, hem vicdanlı hem de aklını kullanan, bilginin peşinden giden bireyler olması adına öğretim ve eğitimlerini kimsenin ya da hiçbir ideolojinin inisiyatifine bırakmadan belki de bireysel olarak üstlenmemiz ve açıkçası gerçekten de artık sorumluluk alıp elimizi taşın altına koymamız gerekiyor.

Bu bilince ulaşabilmemizi, bu transitin etkilerinden fayda alabilmemizi hem toplumsal hem de bireysel hayatlarımızda ruhsal büyüme fırsatlarını yakalayabilmemizi gönülde dilerim.

Dr.Samiye Özbaş Soysal

18.8.2016

© Astrokarmik. Tüm hakları Dr. Samiye Özbaş Soysal’a aittir. Hiç bir şekilde izin almadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.